Söz konusu ofis projesi Gebze/ Kocaeli TÜBİTAK MAM alanı içerisinde yer alıyor. Mevcut işleyişi itibariyle kampüs formatını taşıyan bir çalışma şeklinin olması bizi de klasik ofis binası işleyişinden farklı bir yere taşıdı.
Tip
OfisYıl
2007 - 2009İşveren
IBTECHYer
TÜBİTAK MAM Gebze, KocaeliAlan
﹥10.000 m²Fotoğraflar
Cemal EmdenDetaylar
Araziyi gördüğümüzde ilk etkileyen güney ufkundaki körfez ile yeşil dokuya doğru uzanan ve %10 bir meyille eğilen peyzaj oldu.
İkinci bir tasarım kriteri de etaplama ihtiyacıydı. Proje başlangıç aşamasında verilen ihtiyaç programı ve inşaat-iş programı binanın iki etap halinde çözülmesi doğrultusundaydı. Dolayısıyla daha büyük m2 payına sahip alan, projelendirilecek ve tamamlanması akabinde diğer kısım inşa edilecekti. Fakat bunun için hem etap projeleri hem de tamamlanmış proje isteniyordu. Bu konu proje aşamasında, inşai etaplamayı da tasarlamayı getiriyordu. İkinci etap devreye girdiğinde, artık çalışmaya başlayan birinci kısmn bundan en az etkilenmesi gerekiyordu. Sonrasında ise ikisi arasındaki entegrasyon, tüm dikiş izlerini kaybetmeliydi. Projenin en güç kısımlarından biri bu senaryoydu. Etaplama konusu nedeniyle binayı daha çok parçaya ayırmanın, bütünlemede daha iyi sonuç vereceğini düşündük. İlk etap, iki parçaya ayırarak birleştirmek bir üçüncüsünü bağlamaya çalıştığımızda benzer tasarım yöntemini izleyerek mümkün olabilirdi.
Yol kotuna bir köprü ile bağlanan ana giriş, A ve B blokların arasında ayrı çelik konstrüksiyon bir ünite olarak çözüldü. Bu ziyaretçiler ve çalışanları yönlendirmeyi kolaylaştırdı. Arazinin düşük kotuna oturan C Bloğun güney cephesinden ise tali bina ve kapalı otopark girişlerini verdik. Üç ana blok bağlantısı, yatay sirkülasyon ihtiyacına bağlı olarak, uzunlukları 14m.ile 17 m. arasında değişen, şaşırtılmış üç tekil ve bir adet çift katlı olmak üzere toplam dört çelik köprü ile sağlandı.
Bina blokları, manzara ve güneydoğuya dönük bir şekilde yarı açık avlu oluşturuyor. Bu avlu, toprak kotunda yer alan kafeterya, kondisyon alanı, yüzme havuzu ve yemekhane ile de ilişkili bir rekreasyon alanı. Hafriyat ve inşa sonrası, %10 tabii eğimi muhafaza eder bir zemin restorasyonu gerçekleştirildi. Alüminyum doğrama cephe, dolu cephe konturları, kısmi çatı eğimi, pencere boşlukları, bu arazi eğimine referanslandı. Manzaraya bakan blok sonlarında, kütleyi hafifletmek amacıyla, katlarda gerçi çekilmelerle, ofislere yönelik teraslar oluşturuldu. B blokta yer alan kafe, tabanındaki bir boşluk ile doğal zemine, irtibatlı. Binanın, altında kalan ve oturduğu toprak parçası ile ilişkili olmasını istedik.
Giriş cephesi ve kuzey cephesi diğer cepheler ile kontrast teşkil edecek şekilde nispeten masif tasarlandı. Güney batı cephesi, avluya ve güney doğuya bakan cephelerin aksine daha kontrollü bir cam cephe olmalıydı. Bunun için gölgelemeyi artıracak, tül etkisi sağlayacak noktalı bir cam yüzey tercih ettik.
Ofislerin yatay sirkülasyonu, blokların avlu cephelerinde tasarlandı. Blok bağlantı köprüleri de bu koridorlara saplanıyor. Sirkülasyon şeması hem tasarlama hem de projelendirme aşamasında önem verdiğimiz, elimizden bırakmadığımız kriterdi ki 3 bloklu bir yapının tek bir işletme olarak çalışması için de buna ihtiyacımız vardı.
İnşa aşamasında proje etaplaması ortadan kalktı ve tüm bina bir bütün olarak inşa edildi.
MİMARİ KRİTİK: DOÇ. DR. DENİZ GÜNER
VİTRA ÇAĞDAŞ MİMARLIK DİZİSİ – I
Ticari Yapılar
Kocaeli’nin Gebze ilçesinin Barış mahallesinde yer alan TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi, Gebzekent merkezinden E-5 Karayolu ve etrafında gelişen Organize Sanayi Bölgesi ile ayrılmakta olup, deniz kıyısına kadar uzanan 800 hektarlık geniş bir alana yayılmaktadır. 2005 yılında IT şirketi olarak kurulan IBTech, aynı yıl bu yerleşkenin 60 hektarlık kısmı üzerinde TÜBİTAK MAM Teknoloji Serbest Bölgesi olarak belirlenen Tübitak MAM Teknokent’ine taşınmış ve 2009 yılından itibaren inşa edilen yeni IBTech Bilgi İşlem Merkezi Genel Müdürlüğü Binası’nda hizmet vermeye başlamıştır. Henüz yerleşim örüntüsü oluşturamayacak kadar az sayıda binanın inşa edildiği bu eğimli yerleşke alanı içinde bulunan yapı, bitişiğindeki Erginoğlu & Çalışlar’ın tasarladığı Turkcell Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Binası ile birlikte, Türkiye Teknoloji Merkezi Binası etrafında dönen dairesel bir çıkmaz yol üzerinde konumlanmaktadır.
Teknokent ve serbest bölgelerdeki planlama anlayışının parselasyon düzeni ile sınırlı kalması, zaman içinde inşa edilen yapıların birbirlerine referans vermeden, kendilerine ayrılmış parseller üzerinde bireysel dil ve çözümlerle üretilmeleri, bu bireysellikten doğan fragmanlı örüntü şeması ve bu örüntüyü bir arada tutan yol ağı gibi sınırlı çevresel veriler dışında bağlamsal ilişkiler kurabilmenin zorluğu, tasarımcıların bağlamlarını kendileri üzerinden geliştirmelerini, yani bağlamı icat etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu ilişkiselliği inşa etmek üzere sürece, mekânsal kurguya ve topografyaya odaklanan CM Mimarlık, işverenin talebi doğrultusunda etaplanabilir parçalı kütle kurgusu önermek, bu parçaları içe dönük bir kurgu etrafında bir araya getirerek kendi yarattığı bir aralığa yönelmek, topografyaya tutunmak olarak da ifade edilebilecek eğimle olan ilişkisini gerilimli hale getirmek ve yapının formunu bu eğim üzerinden tanımlamak gibi operatif müdahale biçimleri üzerinden bağlamsal çerçevesini geliştirmektedir.
Toplamda 13.700 m²’lik inşaat alanına sahip yapının etaplar halinde inşa edileceği öngörülen ancak eş zamanlı olarak uygulanan üç parçası, birbirlerine kapalı köprüler ile bağlanmakta; aralarında peyzaja ve manzaraya doğru açılan bir dış aralık, kendi kendilerini seyrettikleri bir arayüz oluşturmaktadır. Bu arayüze bakan cephelerin tümüyle şeffaf tasarlanmış olması ve plan şemasında yatay sirkülasyon hatlarının bu aralığa bakan cepheler boyunca devam ettirilmesi, çalışanların gün boyunca gerçekleştirecekleri performativ hareketlerin ve bu eylemlerin yaratacağı dinamizmin izlenebilmesine imkân vermekte, yaratılan kesintisiz şeffaflık sayesinde yapıyı derinlemesine kesen çoklu bakışların oluşması sağlanabilmektedir.
Giydirme cephenin eğimli kurgusu, sıradan bir optik oyun olarak algılanmasının ötesinde, arazinin eğimini görünür kılan ve yapının zeminle kurduğu tansiyonlu ilişkiyi, yapının topografyaya karşı direncini görünür kılan ontolojik bir tavrı da ortaya sermektedir.
IBTech Binası, yapının strüktüründen bağımsızlaşan şeffaf giydirme cephelerin arazinin eğimine paralel olarak düzenlenmesi nedeniyle, Le Corbusier’nin cepheyi strüktürden özgürleştiren Domino önerisinden bu yana, Türkiye mimarlığında cephe ile strüktürü gerilimli bir ilişkiye sokabilen istisnai örneklerden biridir.
Ödül ve Adaylıklar:
Aga Khan 2013 Adaylığı / Arkiv Mimarlık Seçkileri 2008