Bir bina kendini göstermek zorunda değildir. Binaya da ne olmak istediğini sorabiliriz. Buradaki gibi, şöyle tabiata yayılıp hemhal olmak isteyebilir.
Mevcut kampüsün var olduğu topografya ile ilişkisinin olmaması ve bundan çıkarılan referans bir tasarım bağlamı olarak kabul edildi. Binaların tam cephe verdiği kimi yüzeyler, ancak coğrafyanın uzak noktalarından hissedilebilirken kampüs yaşamına dönük yüzleri topografya ile ilişkili olarak minimize edilmeye çalışıldı ve bina kendi başına değil var olduğu “yer” ile tanımlanmaya, ikonlaşmaya çalıştı.
Tip
EğitimYıl
2012İşveren
Feyziye Mektepleri VakfıYer
Işık Ünivesitesi Şile Kampüsü, İstanbulAlan
﹥1.000 m²Detaylar
Binanın üst kabuğu sadece içeriyi dış koşullara karşı koruyan ya da mekanı içerisi ile tanımlayan, tamamlayan bir örtü değildir. Arazinin ve zamana yayılı farklı başka kullanımların parçası, aktif öğesi tabii ki olabilir.
Kütle yaşam ufkunu, manzarayı en az engellemelidir. Her adımın, her anın farklı bakış açısı yapıda açığa çıkabilir. Her gün hızla değişen hayat, gündem bir yapı algılamasına da indirgenebilir.
Işık oyuncudur. Onunla oynamak binanın keyfini yerine getirir. Bir bina inşası ile tamamlanmış bir olgu değildir, başına gelen olaylar dizisidir. Zaman gibi, ışık gibi mekanlar da değişkendir. Binaların bir ömürleri vardır, demek ki canlıdır. Nasıl olacağına topografya, iklim, kullanıcı, zaman, ışık ve bünyesindeki malzeme karar verir. Bu kararları bir potada dengeli bir şekilde mimar karar. Bu bir simyadır. Altın olup olmayacağına zamanın karar verdiği bir simya. Bina ise ne yapmak istediğini ise bir süre sonra kendi söyler. Dolayısıyla bir çocuk gibi mayasını sağlam tuttuğunuzda hayatı içerisindeki sürprizlerinden, renklerinden, zamanla olgunlaşan karakterinden haz almak mümkündür.